
UÇUCULARIN DİŞ PROBLEMLERİ VE BARODONTALJİ
Barodontalji, irtifada gaz genişlemesine bağlı diş ağrıları anlamında bir terim olup, ilk kez 1937 yılında 5,500 ft irtifada rapor edilmiştir. 2. Dünya Savaşında askeri uçucularda görülme oranı %8’dir ve aynı oranın bugün de geçerli olduğu, İsrail Hava K. uçucularında yapılan bir araştırmada belirlenmiştir. Bu araştırmada, uçuşta diş ağrısı çeken 331 uçucunun muayenelerinde %40,7 pulpitis, %18,5 apikal periodontitis ve barosinüzitis
bulunmuştur. Amerikan Hava Kuvvetleri uçucularından diş hekimine başvuranların
%31’in de diş kırıkları saptanmıştır.
Bunun olası nedenleri: Paraşüt atlayışı, ejection ve anti-G manevraları sırasındaki kuvvetli çene sıkmalarıdır. Amerikan Hava Kuvvetleri uçucularından diş hekimine
başvuranların %31’in de diş kırıkları saptanmıştır.
ABD Yönergeleri diş tedavisi gören uçucular için bazı kısıtlamalar getirmiştir:
1. Endodontik tedavi bitinceye kadar uçuş yapılamaz; kanal dolgusunu takiben ise kanalda hava kalması olasılığı ve uygulanan lokal anestetikler nedeniyle 24 saat uçuş
yasaklanır.
2. Dental implant için yapılan cerrahi sonrası 10 gün, doku membran yerleştirilmesini
takiben 7-14 gün uçuş verilmez.
3. Ciddi maloklüzyon (diş çarpıklığı, kapanış bozukluğu), çene ve diğer dokulardaki hastalıklar da uçuştan yer görevlerine alınmayı gerektirir. Barodontalji, vertigoya ve inkapasitasyona neden olabileceği gibi, hipobarik çember eğitimlerini ve uçuşları yarıda
kesmeyi de gerektirebilir.
Barodontaljiye sebep olan dişin normal klinik koşullarında barometrik basınç değişikliği taklit edilemediğinden, saptanması çok zor olabilmektedir. Bu yüzden de ağızda şüpheli görülen tüm dişler incelenmeli ve gerekliyse tedavi edilmelidir. Ayrıca, diş sıkma ya da diş gıcırdatma gibi normal dışı alışkanlıklar çene kistlerine, kök kırıklarına ya da dişeti hastalıklarına sebep olabileceği için, ikincil biçimde barodontalji yaratabilir. İlginç olan diğer bir durum ise 6 bin ft’e kadar olan ve kısa süreli uçuşlarda barodontaljiye rastlanmazken, 7 bin ft üzerinde ve uzun süreli uçuşlarda bu durumun daha fazla görülmesidir. Özellikle pulpa nekrozu, uçuş sırasındaki barodontaljilerin %18-36’sından
sorumludur.
Sonuç olarak, uçucuların yıllık dönemlerde tam çene radyografilerinin alınması ve her türlü ağız-diş ve çene hastalığına karşı takip ve kontrol edilmesi barodontaljiyi önemek
için gereklidir.
Kaynak : Doç. Dr. Muzaffer Çetingüç
Havacılık Tıbbı Derneği Başkanı
31 Mayıs 2007
http://www.turkiyehaberci.com